Sağlıklı beslenmenin temelini uygun miktarlarda sebze ve  meyve tüketimi, protein tüketimi ve bakliyat tüketimi oluşturmaktadır. Bu besin gruplarının tüketilmesiyle  eikosapentaenoik asit (EPA), dokosaheksaenoik asit (DHA), alfa-tokoferol gibi omega 3 yağ asitleri,  magnezyum ve folik asit gibi  akıl sağlığı için çok önemli olan ihyiyaçlarımızı karşılamış oluruz. Ayrıca ağırlıklı olarak sebzelerden elde ettiğimiz bir organik bileşik olan polifenollerin mental sağlığı koruyup hafızayı kuvvetlendirdiği, antioksidan etkiyle yaşlanmayı geciktirdiği, kanserde ve birçok hastalıktan korunmaya yardımcı olduğu, barsak florasını düzenleyerek sindirim rahatsızlıklarını giderdiği, kalp ve damar sağlığını desteklediği, kan şeker düzeyinin düzenlenmesine yardımcı olduğu ve kilo kontrolünü sağlayarak obezitenin gelişmesine engel olduğu bildirilmiştir. Sağlıklı beslenme planında belirli yiyeceklerin tüketilmesinin yanı sıra yeme alışkanlıkları da önemli bir faktördür. Örneğin kahvaltı atlamak  daha yüksek stres, depresyon ve yorgunluk seviyeleri ile ilişkilendirilmiştir. Günlük kalorinin yarısından fazlasının akşam yemeğinden sonra atıştırmalar ile alınması ile karakterize bir hastalık olan gece yeme sendromu olan kişilerde depresif hal ve bozuk uygu kalitesi sıklıkla ilişkilidir. Gün ışığı, beslenme ve günlük aktivitelerimiz sayesinde programlanmış olan sirkadiyen ritmimizin bozukluluğu  ile düzensiz uyku/uyanıklık hali, akıl ve ruh sağlığını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, çevresel faktörlerin zamanlaması sirkadiyen saatin düzenliliğini korumak için dikkate alınmalıdır. Birçok makale sirkadiyen ritme uygun beslenme olarak tanımlanan krono-beslenmenin tam bir sağlık halinin ortaya çıkmasına destek olduğunu ve obeziteye giden süreci engellediğini belirtmektedir.

Krono-beslenmeye uygun olmayacak şekilde kahvaltı atlanması ve gece beslenmesinin kanda artmış yağ seviyeleriyle ilişkili olduğu, kalap damar hastalıkları için ciddi bir risk faktörü olduğu, kan şeker seviyesinin yüksekliği nedeniyle diyabete yatkınlık oluşturduğu ve devamında obeziteye ilerleyen bir sürece yol açtığı gösterilmiştir. Ayrıca gece yemek yemenin kişinin psikososyal gelişimi için sorun oluşturduğu, daha çok içine kapanıklık ve asosyallikle ilintili olduğu bildirimiştir. Bunun yanında birçok sebepten dolayı gün içinde ertelenen yeme ihtiyacının geceye kaydırılması, uzun süreli açlık sonunda, stabil olmayan ruh halinin de etkisiyle çok yüksek miktarlarda kontrolsüz kalori alımına neden olmaktadır. Bu insanların genellikle daha yüksek vücut kitle indeksine sahip olduğu gösterilmiştir. 

Düzensiz beslenmenin; sebze içeriğinden fakir ancak tuz ve yağ içeriğinden zengin, atıştırmalık ve sağlıksız gıdalarla beslenmeyle, hızlı yemek yeme alışkanlığıyla, çiğnemeden kısa sürede yutma davranışıyla, ev dışında daha çok yemek yeme tutumuyla bağlantılı olduğu bildirilmiştir.  Bütün bunların sonucunda uykusuzluk, gün içinde yorgunluk ve uyku hali, sosyal süreçlere adaptasyon güçlüğü, kendini ifade etmede zorlanma, konsantrasyon güçlüğü, anksiyete, depresyon eğilimi, kalp ve damar hastalıklarına yatkınlık, sinir sistemi hastalıkları, diyabet ve obezite riski artmaktadır.

Ne yediğimiz kadar neyi ne zaman yediğimiz sorusuna verecek olduğumuz cevap, sağlıklı işleyen bir beden için çok önemlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir